What a Great Game, You Should try

23 Aralık 2011 Cuma

YETER...

Şimdi mutlu olduğunu Mu zannediyorsun?
Sen mutluluğun ne olduğunu
Asla bilemeyeceksin
Hayatın boyunca hep bana
Yaptıklarının cezasını çekeceksin.
Yediğin her lokmada,
Aldığın her nefeste,
Attığın her adımda,
doğan her güneşte bunların
Bedelini ödeyeceksin...
Pişman olacaksın,
Dönmeye çalışacaksın
Ama beni içine attığın
Karanlığın kör kuyularında
Kaybolacaksın!
Ve gittin...
Sadece bitti dedin.
Fazlasına gerek yoktu zaten.
Herkes anlamak istediğini anlardı değil mi.?
Ama inan hiçbir şey anlamıyorum.
... Sana lanetler mi yağdırmalıyım, yoksa yolun açık olsun mu demeliyim.?
Yok bu çok fazla, dilerim Allah'tan bensiz gittiğin hiç bir yol açık olmasın.!
Sensiz aldığım nefes nefes değilken, bensiz aldığın nefes nefes olmasın.
En sevdiğim hayallerimi, en büyük kabusa çevirenleri, elbet bir gün en tatlı rüyalarından uyandırırım..!!
Ben yokluğunu selamlarken dilerim sen varlığımı daima ara. Benim yokluğum senin ızdırabın, senin yokluğun benim imtihanım olsun.!
Üzülmüyorum.. Çünkü hayatımdan çıkan hiç kimsenin hayatımda yeri yok. Düşünüyorum da değersizlere bu satırlar bile çok. Yüreğinden yüreğimi uzaklaştıran yürekler, dilerim YÜREĞİNE SİNMESİN YAR..!!!
BEDDUA Etmek BANA Göre Değil..! Kalbimi Kıranlar BELALARINI Değil, Ruhlarının LAYIĞINI Bulsunlar O Bana YETER..!



22 Aralık 2011 Perşembe

ÖYLE GÜZEL CAHİLDİK Kİ

Öyle güzel cahildik ki, eskiden
Ne bilgisayar vardı, ne televizyon...
Gazete bile her zaman olmazdı evimizde,
Keyfimiz bozulmazdı, hiç çirkin haberlerle...
Dışarıda bir metreye yükselmiş kar,
... Ama, içten içe öyle yanıyor ki soba,
Sobanın üzerinde demir maşa...
Ekmek dilimleri de, maşanın üzerinde.
Tereyağı sürülmüş üzerlerine...
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...
Sucuk mu, o çok lükstü bize...
Yumurta lezzetli ve ekmek her zaman ekmek gibi...
Püfür püfür, buram buram kokuyor mis gibi...
Ne G.D.O., ne katkılı, tamamen organik...
Bir kez olsun, kümesten yumurta almamış,
Bir kez olsun, o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış,
Ve fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında,
Boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde,
Hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler,
Nerden bilsin böylesine güzel cahilliği?
İşte ben ne kadar yaşlıyım, bu gençlere göre...
Dışarıda kar var, içeride kanaat ve huzur...
Sobanın üzerine dizerdik portakal kabuklarını,
Kokusuna râm olurduk.
Kestane közlemek büsbütün bir gecenin,
Akıllara seza mutluluğuydu.
Mısır patlatılırdı, çocuklar için,
Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar...
Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizilerin,
Ve filmlerin açtığı hasarlar yerine,
Geniş ve besleyici bir masal dünyası...
Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi?
El değerek üretilirdi ekmeklerimiz, sağlıklıydı, lezzetliydi,
Mis gibi kokardı, çay da kokardı, domates de...
Bütün bu nefasete yetiyordu, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği,
Dışarıda kar, içeride huzur...
Zam endişesi, doğal gazın kesilme korkusu,
Yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi, kimin umurunda...
Ne güzel cahildik, mutluluğun resmini çiziyorduk…



21 Aralık 2011 Çarşamba

ÇOCUKLUĞUMUZ

*Yün çoraplarını sobaya dayayarak ayaklarını ısıtmıştır bu çocuk...
*Sobanın üzerine tükürüp o tükürüğün fokurdamasını izleyen çocuktur.
*Sobanın borusunda bulunan çamaşır kurutma tellerine asılı olan okul önlüğünün kurumasını beklemiş çocuktur.
*Yıllar sonra büyüdükten sonra kaloriferli veya kombili bir evde halen
"oturma odası"nın kapısını kapatan çocuktur.
*Sobanın üzerinde kestane patlatmış çocuktur...
*Sobanın üzerine kolonya dökerek alev denemesi yapmış çocuktur!
*Elbiselerinin bir köşesi kuruturken yakmış çocuktur.
*Annesi evde yokken soba sönmesin diye sobaya tahta kömür taşımayı görev bilmiş çocuktur.
*Soba tütünce tırsmış çocuktur.
*Küçükken Sobanın önünde mavi leğen içinde banyo yapmış çocuktur...
*Önlük yakalığını kumaş mendilini bilumum ufak tefek malzemeyi soba borusuna yapıştırmak suretiyle ütülemiş olan çocuktur...
*Annesinin ördüğü kazağı o sıcaklıkta yinede giymeyi.
*Özelliklede hasta olmayı çok iyi bilen çocuktur...



KADIN VE BİLGİSAYAR

1.İkisi de devamlı sorun çıkartır ve sorunu halletmeniz saatlerinizi hatta bazen günlerinizi alır.
2.İkisi de elektrik almak ister.
3.İkisi de hiçbir şey yapmıyormus gibi gözükse de arka planda kullanıcıdan habersiz bir çok iş yürütürler.
4.Ne kadar çok paranız varsa o kadar iyi "donanım"lısına sahip olursunuz.
5.İkisinin de durup dururken niye bozulduğunu anlamazsınız
5.İkiside alışkanlık yaratır..
6.Verim almak için ikisine de nazik davranmak gerekir
7.Ne kadar iyisini alırsaniz alın, 2-3 sene sonra daha iyisi çıkacağından değiştirmeniz gerekir.
8.İkisi de erkekler için olmazsa olmazdır.
9.İkisini de ne kadar iyi kullanırsanız kullanın saç baş yoldurtan cinslerdir.
10.Parmaklarınızı doğru kullandığınızda her ikisinden de güzel tepkiler alırsınız
11.İkisi de zaman zaman error verebilir
12.İkisi de hassastır,sağı solu pek belli değildir.
13.İkisi de bozulduğunda dediğiniz hiçbirşeyi yapmazlar.
14.İkisinin de bellekleri inanılmaz güçlüdür. Dolayısıyla dikkat etmek gerekir.  

     :) :) :)



YALNIZLIĞA ÖVGÜ

Mutluluğun gözü kördür,
Yalnızlık sağır.
Ondandır biri tökezleyerek yürür,
Öbürü uykusunda bile bağırır.

Mutluluk yalnız kendisini görür;
Unutur bu yüzden ilkin kendisini.
Yalnızlık kendi tutukluğunda özgür,
Boyuna bekler dönsün diye sesini.

Mutluluk alışır kendisine, ölümden beter;
Borçsuzluğuyla övünür, ama kedisi doğurmaz.
Yalnızlığın gidecek bir yeri yoktur;
Boyuna kapısına döner, açan olmaz.

Mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var..
Her ikisinin de saksılarında çiçek.
Biri hep başka bir renkle solar,
Öbürüyse ha açtı, ha açmayacak.



PLASEBO ETKİSİ NEDİR


            Plasebo etkisi, hastaların ortada gerçek bir tedavi olmaksızın, ilaç sandıkları, hiçbir etkinliği olmayan şekerli hapları içerek tedavi gördükleri inancıyla iyileşme göstermelerini anlatan bir kavramdır.

Bedenlerinin kendi kendini iyileştireceğine inanmayan pek çok kişi, etkili olduklarını sanarak aldıkları "şekerden ilaçlar" ile iyileşiyorlar. Plasebo, insanın "kendi kendini iyileştirebilme" gücünü ortaya çıkarıyor aslında…

Medyaya yansıyan pek çok mucizevi ilacın ve alternatif tedavi yönteminin esas etkisi de plasebodan farklı değil. Kanser dahil pek çok hastalığın ilaç verilmeksizin hatta plasebo ilaçlar ile değişen derecelerde iyileşebileceği bildirilmektedir. Plasebolar , kişinin kendine ve bedenine duyduğu özgüveni artırmaktadır. Hastalık ile savaşabilmek için kişiyi motive etmektedirler.



SHAKİRA MESNEVİ OKUYOR YA SEN

          Dünyada her geçen gün artan Mevlana Celaleddini Rumi`nin Mesnevi isimli eserini okuma alışkanlığı son olarak ünlü sanatçılara da sıçradı. Kolombiya asıllı şarkıcı Shakira sürekli gördüğü kâbuslardan ötürü oldukça şikâyetçiyken psikoterapistinin önerisi üzerine Mevlana hazretlerinin Mesnevi eserini okumaya başladı. Eserin birinci cildini bitirdiğinde kâbuslarının tamamen kaybolduğunu söyleyen şarkıcı, çeşitli röportajlarında bu durumu belirtmekten de çekinmiyor. Shakira, Mesnevi okumaya başladıktan sonra kendisindeki sevgi ve aşk tanımlarının değiştiğini ve kininin azaldığını söylüyor.

İlginçtir ki batıda Mesnevi okumaları oldukça hız kazanırken maalesef ülkemizde hala çok düşük düzeyde. Mevlana`nın türbesinin bulunduğu kent olan Konya`da yapılan bir ankete göre, her yüz kişiden sadece 45 kişi Mesnevi`yi az da olsa okumuş. Tamamını okuyanların sayısı ise yüzde 10’u bile bulmuyor.

Bazıları bu durumu şöyle izah ediyor. “Biz Mesnevi’yi hayatımızın içine katmışız evet, belki okumuyoruz ama sohbetlerimizde muhabbetlerimizde geçen hikâyelerin birçoğu mesneviden.” Evet, bunun doğruluk payı var lakin bunun iki tehlikesi de var. Birincisi; Mesnevi`deki hikâyenin dilden dile değiştirilmiş olması, ikincisi de anlatılanın Mesnevi`den olduğunun bilincinin yitirilmiş olması. Aksi takdirde bu harika bir durum.




ONUR KOÇ (SANA GİT DİYEMEM)

ONUR KOÇ (SUSTUM)

ONUR KOÇ (DOĞUM GÜNÜ)

ONUR KOÇ (AŞK)

ONUR KOÇ (ANLADIM)

ONUR KOÇ (ELLERİNİ ÇEKİP BENDEN)

ONUR KOÇ (SENİ ÇOK SEVİYORUM)

ONUR KOÇ (ELİNİ TUTMASAM)

ONUR KOÇ (OLMAZSA OLMAZIMSIN)

ONUR KOÇ (AYRILDIK İŞTE)

ONUR KOÇ (ADIN İHANET)

ONUR KOÇ (KAFAM HAFİF DUMANLI)

ONUR KOÇ (HER RÜYADA ŞİİR GİBİ GÖZLERİN)

ONUR KOÇ (ADALETSİZ SEÇİM)

ONUR KOÇ (SENDEN SONRA)

2 Aralık 2011 Cuma

NEVER JUDGE TOO QUICKLY

A 24 years boy seeing out from a train window, shouted...
"Dad , look at the trees, they are going behind!!" ... Dad smiled

A young couple sitting nearby to him, looked at the 24 year olds childish behavior with pity

Suddenly he shouted again saying ...
"Dad, look at the clouds, they are running with us, amazing!!"

The couple Couldn’t resist any more and said to the old man:
His behavior is very strange, why don’t you take him to a doctor?
The old man smiled & said...


"I did, in fact we are just coming back from hospital, my son was blind from birth, he just got his eyes today!!!"


P.S:
Never judge too quickly! Because what you think may not always be the truth..!!


LOVE REQUİRES TWO PEOPLE

Direction of wind changes,
Leaves fade suddenly,
Ship loses its way on the sea,
looks for a harbor in vain,
Laughter of a stranger,
has already stolen your lover;
The poison gathered in you,
will kill only itself,
The only thing experienced alone is death,
Love requires two people,



I WOULDNT LIKE TO BE WITHOUT YOU

I wouldn?t like the world if given 

If crowns and thrones were promised, 

I wouldn?t like to stay without you and quiet 

It is not so easy to desert you 

I wouldn?t like it, wouldn?t like to be without you.


EVERYTHİNG İS WAİTİNG FOR YOU

Now sweetheart, I am thinking of you in a big city
The hallway is deserted


The towels are alone in the shower

The rugs are dusty

My clothes are in the wardrobe, and here and there


Everything is waiting for you, for your return

For you to come in

For the touch of your hands



I SAD LOVE STORY

A SAD Love Story:

There Were Two Lovers Who Decided To End Their Relationship.
After Many Years When The Boy Got Married,
His Ex G.F Approached Him 'n Said:
..."How Dare You Use My Favorite Color As The Theme Of Your Wedding ..!
How Dare You Use My Favorite Flowers As Youe Decoration!
How Dare You Set The Date I Proposed You As Your Wedding Day
'n
How Dare You Use Our Song For The Ceremony ??
The Boy Cried
'n Said
"Because This Is The Only Way
I Could Pretend To My Heart That I'm Getting Married To YOU. :(



I LOVED

What I loved most about you was your reflection on me

Your existence in me, your being one with me

I loved your your bravery, honesty, pureness

I loved you, I loved you, I loved...



KADINA YAKIŞAN SADECE AŞKTIR...

Erkekler deli gibi aşık olurlar, zamanla akıllanırlar.
Kadınlar ise akıllı gibi aşık olurlar,zamanla delirirler.
Aşk, kadını ve erkeği farklı etkiler.
Aşık olan kadının gözünde başka hiçbir şeyin değeri kalmaz.
Aşık olan erkeğin gözünde ise herşey yeniden değerlenir.
Çünkü aşık kadın "nasıl olsa bitecek" sezgisi ile hareket eder..
Aşık erkek ise "nasıl olsa sonsuza dek sürecek" yanılgısıyla...
Aşık kadınlar bu yüzden hep endişeli ve huzursuzdurlar;
Aşık erkekler ise melekler gibi dingin ve aptallar gibi bön.
Aşık olmak erkeğe yakışır.
Kadına asla. Kadına yakışan sadece aşktır...



2 Kasım 2011 Çarşamba

YENİ BİR GENÇLİK HAREKETİ START ALDI

Yeni bir gençlik hareketinin startı verildi. İslami değerlere bağlı bir gençliğin yetiştirilmesi için başlatılan çalışmalar ilk meyvesini verdi.


Silivri Family Otel'de toplanan Gençlik Çalıştayı 2 günlük yoğun bir çalışmanın ardından ilk somut adımı attı.
Bir grup idealist Müslüman'ın biraraya gelerek başlattığı ve bugüne kadar "Gençlik Çalıştayı" adı altında yürütülen çalışmalarda, faaliyetleri organize edecek bir Tertip Heyeti belirlendi.
Silivri Family Otel'de gerçekleştirilen çalıştaya Türkiye'nin birçok ilinden ve KKTC'den katılımcı oldu. Nurettin Yıldız ve Ömer Korkmaz'ın konuşmacı olarak katıldığı çalıştayda Nurettin Yıldız, "gençlik çalışmalarında fikri ve manevi boyut" konulu bir konferans verdi. 

Çalıştayda “Çalışma Alanları, Hareketin Fıkhı, Yapılanama Modelleri, Mali Politikalar ve Kurumsal Kimlik” gibi başlıklar altında çalışma masaları oluşturuldu.
Bülent Yıldırım, Mustafa Şen, İsmail Haskul, Ömer Karaoğlu, Mehmet Ünal, Halit Bekiroğlu ve Ali Sezai Bağçe gibi isimlerin de misafir olarak katıldığı çalıştay sonunda şu bildiri yayınlandı:
"29 Nisan – 1 Mayıs 2011 tarihlerinde, Bolu-Koru Otel’de gençlik çalıştayı düzenlenmiştir. Bu çalıştayda bir gençlik çalışmasına ihtiyaç duyulduğu tespit edilmiş ve bu çalışma ile ilgili istişarelerin genişletilerek sürdürülmesi kararlaştırılmıştır.
Bu kapsamda “Yeni Bir Dünya İdealine Öncü Türkiye” başlığı altında 2. Gençlik Çalıştayı 29-30 Ekim 2011 tarihlerinde Family Otel/ Silivri’de gerçekleştirilmiştir. 2. Gençlik Çalıştayı’nda Türkiye’nin birçok ilinden ve KKTC’den toplam 120 kişinin katılımı ile bir “Genel Kurul” oluşturulmuştur.
Çalıştay’a “Gençlik Çalışmaları / Fikri ve Manevi Boyut” konulu konferansı ile Nurettin YILDIZ, “Gençlik Çalışmaları / Aksiyon ve Uluslararası Boyut” konulu konferansı ile Ömer Faruk KORKMAZ katılmışlardır.

Katılımcılar, “Çalışma Alanları, Hareketin Fıkhı, Yapılanama Modelleri, Mali Politikalar ve Kurumsal Kimlik” başlıkları ile oluşturulan masalarda tercih yaparak görev almışlardır.
Çalışma masalarında müzakere edilen hususlar Genel Kurula sunulmuş ve oylanarak karara bağlanmıştır. Genel Kurulda alınan kararlar uyarınca, kurulacak yapının tüzel kişiliğini oluşturmak ve yetkili organlarını teşekkül ettirmek üzere ‘temsili bir heyet’ seçilmiştir."



ÇUKURCA SALDIRISI KORUCU İHANETİ

Terör örgütü mensuplarının 24 Mehmetçik'in şehit olduğu Çukurca saldırısını korucu elbisesiyle gerçekleştirdikleri ortaya çıktı. Bazı korucuların örgüte destek verdiği anlaşıldı.

Saldırı sonrasında bölgede görevli Jandarma İstihbarat birimleri tarafından olayın özellikle şehir merkezinde nasıl gerçekleştiği üzerinde geniş çaplı bir araştırma yapıldı. ilçeye giriş ve çıkışlar yakın takibe aldı. Özellikle kamu binalarındaki güvenlik kameraları başta olmak üzere çevredeki işyerlerinde bulunan kamera görüntülerine incelenmek üzere el konuldu. Yapılan incelemede, bölgede görevli bazı korucuların terör örgütü üyelerine lojistik destek verdikleri tespit edildi. Jandarma İstihbarat, bazı korucuların örgüt üyelerinin ilçeye girişlerini kolaylaştırmak için elbise temin ettiklerini belirledi. PKK'lıların da koruculardan temin ettikleri kıyafetlerle şehir merkezine sızdığı kaydedildi. Dikkat çekmeden saldırı anını bekleyen örgüt üyeleri, havanın kararmasıyla birlikte farklı noktalardan hedefe ateş açmaya başladı.

Öte yandan istihbarat birimleri, Şırnak sınırında mayıs ayında öldürülen 12 PKK'lının cenazelerini almak için bir araya gelen örgüt sempatizanı kişilerin yaptığı eylem görüntülerini mercek altına aldı. Askere tepki gösteren kişiler arasında 20'ye yakın korucunun da olduğu ortaya çıkarıldı. Korucuların maaşları kesilerek ve haklarında hukuki süreç başlatıldı.

Ayrıca, Hakkâri'nin Çukurca ilçesindeki 24 askerin şehit düştüğü PKK'lı teröristlerin hain saldırısıyla ilgili bazı teröristlerin sivil halde bölgedeki evlere sığındığı iddia edildi. Yaklaşık iki ay önce Hakkâri'de yakalanan Hogir kod adlı terörist de bölgedeki 'özel kuvvetler' adını verdikleri bazı sivillerin saldırı zamanlarında kendilerine destek olduklarını anlattı.

ZAMAN



İHA'LARLA İLGİLİ BİR ŞOK DAHA

İHA'ların durumu çok daha vahim! İnsansız hava araçları gerçekten 'insansız' kaldı çünkü...

PKK, 19 Ekim 2011 günü gece 01.00'da Hakkari'nin Çukurca İlçesi'nde 8 ayrı stratejik noktaya saldırdı. Saatler süren çatışmada 24 güvenlik görevlisi şehit oldu. Şehit cenazelerinde, sadece kaybedilen gencecik hayatların değil barışa dair umutların ardından da ağıtlar yakıldı.
Korkunç saldırının ardından herkes aynı soruyu soruyordu: İnsansız Hava Araçları (İHA), sınırdan geçen ve 8 ayrı noktaya saldıracak kadar organize olan yüzlerce PKK'lıyı nasıl göremedi?
Genelkurmay, Çukurca saldırısının ardından yaptığı ilk açıklamada şu ifadeleri kullandı: Saldırı haberinin öğrenilmesi üzerine Hakkari'deki Kobra helikopterleri, ambulans helikopterleri ve uçarbirlik harekatı için Sikorsky genel maksat helikopterleri hazır edilmiştir. Ayrıca bölgeye İnsansız Hava Aracı (İHA) sevk edilmesi emredilmiş, ancak İHA kötü hava şartları nedeniyle Batman'dan havalanamamıştır. Hava şartlarının düzelmesi ile birlikte, İnsansız Hava Aracı saat 15.26'dan itibaren Çukurca bölgesinden görüntü aktarmaya başlayabilmiştir...
Meydana gelen bu olaylar üzerine hain eylemi gerçekleştiren terör örgütü üyelerini bularak etkisiz hale getirmek maksadıyla yurt içinde ve sınır ötesinde (Irak kuzeyinde) toplam beş ayrı bölgede komando, Jandarma Özel Harekat (JÖH) ve Özel Kuvvetler'den oluşan toplam 22 tabur ile geniş kapsamlı hava destekli kara operasyonlarının icrasına başlanmıştır...

UÇAKLAR BATMAN'DA YATIYOR
Konumuz o açıklamada da değinilen İHA'lar ve neden uçamadıkları... Açıklamada İHA'ların kötü hava koşulları nedeniyle uçamadığı belirtiliyordu. Doğru... 30 bin feet'te 24 saat uçabilen İHA'ların termal kameraları, bulutlu ve kapalı havalarda görüntü alamıyor. Zaten İsrail'le imzalanan satış sözleşmelerinde araçların hangi hava koşullarında uçabileceği de yazıyor. Ancak İHA'larla ilgili gerçekler bununla sınırlı değil!

Gelin, yılan hikayesine dönen İHA mevzuunu şöyle bir hatırlayalım...Hava KuvvetleriKomutanlığı (Hv.K.K.) envanterinde 10 HERON var. HERON'ların teslimatı gecikinceİsrailile Türkiye arasında kriz yaşanmıştı. Bu aradaKara KuvvetleriKomutanlığı (K.K.K.) da, 3 adet İHA satın almıştı. Sonunda HERON'lar da geldi ama Hv.K.Kb'nın satın aldığı 10 HERON'un 6'sı arızalı çıktı. Gövdeleri Batman'da yatıyor. Motorları ise aylardır İsrail'de, tamirde...

İSRAİL PERSONELİNİ ÇEKİNCE...
Başbakan Erdoğan, İsrail'e bakım için gönderilen ve bir türlü geri verilmeyen 6 adet HERON tipi insansız hava aracıyla ilgili ne demişti? 'Savunma sanayi noktasında şu ana kadar aramızdaki anlaşmalara sadakatleri yoktur. Mesela aramızdaki sıkıntılar sebebiyle insansız hava araçlarımızı hala bakımını yapıp geri göndermemişlerdir. Bunlar ahlaki midir?' Başbakan'ın bu sözlerine hemen yanıt veren İsrail Savunma Bakanlığı, yaptığı resmi açıklamada HERON'ların bakımının sürdüğünü söylemekle yetinmişti.
Öğrendiğimize göre Hv.K.K.'da kalan 4 HERON'un 3'ü verimli kullanıyor, 1'i ise ara ara uçuyor. Tıpkı HERON'lar gibi K.K.K.'nın İHA'ları da Batman'da konuşlu. Onların durumu ise çok ama çok daha vahim! Çünkü uçamıyorlar!!! İnsansız hava araçlarının gerçekten 'insansız' kalmasının ve havalanamamasının sebebine gelince... İHA'ların kullanımına ilişkin eğitim henüz tamamlanamadan Türkiye-İsrail krizi patladı. Mavi Marmara baskınının ardından İsrail kendi personelini geri çekince bizim İHA'lar karaya mahkum oldu.
K.K.K.'ya ait İHA'ları İsrailli personel kaldırıp indiriyordu. TSK personeli araçları ancak kaldırıldıktan sonra uçurabiliyordu. Yani İHA'larla istihbarat toplayabilmek için İsrailli personele muhtaçtık! Onlar çekip gidince İHA'lar hangarlarda kaldı.

AKŞAM



ASKERLER CEMAAT HALİNDE NAMAZDA

Cemaat halinde namaza duran asKerlerin fotoğrafı internet dünyasının gündemi oldu. Açık alanda namaza duran 48 askerin dağ başında olduğu iddiası ise tartışma çıkardı

Cemaat halinde namaz kılan askerlerimizin fotoğrafları internet dünyasının yeni gündemi oldu. Sosyal paylaşım sitesi twitter'da yayılan karede, 48 asker düz bir damın üstünde, 5 saf halinde cemaat yaparak namaz kılarken görüntülendi.
Fotoğrafın "Mehmetçiklerimiz dağ başında namaz kılarken..." diyerek sunulması ise tartışıldı. Görüntü, "Askerimiz ibadetlerini her ortamda yapabilmeli ama bir bölük askerin açık hedef gibi, dışarıda namaz kılması ne kadar doğru" yorumlarını da beraberinde getirdi.
Çok paylaşılan bu fotoğrafın nerede ve ne zaman çekildiği ise belli değil. Kamufulajlarının üst kısmını ve botlarını çıkarmış halde, bir yapının düz çatısına serilen kilimler üzerinde namaza duran askerlerin görüntüsü için sosyal paylaşım sitelerinde; "İşte peygamber ocağı... Mehmetçik dağda namaz kılarken..." ve "Çanakkale sonrası namaz kılan İlk asker görüntüleri" şeklinde yorumlar yapıldı.



KAMUDA İŞÇİ-MEMUR AYRIMI KALDIRILIYOR

46 yıllık 657 sayılı yasayı değiştirmek için başlatılan çalışmayla kamuda memur-işçi ayrımı da kaldırılarak 'kamu çalışanı' unvanı getiriliyor.

Kamu çalışanına 'ne kadar iş o kadar zam' dönemi geliyor.
Hükümet, eşit işe eşit ücret ve intibak yasalarının ardından, 46 yıllık 657 sayılı devlet memurları yasasını değiştirmek için de düğmeye bastı.
Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı, Maliye Bakanlığı ve diğer kamu kurumu temsilcilerinden oluşturulan komisyonun üzerinde çalıştığı yasal düzenleme ile kamudaki memur-işçi ayrımı kaldırılarak, kamu çalışanı unvanı getiriliyor.
Yine düzenlemeyle kamu çalışanlarına daha yüksek maaş ödenmesinin önü açılıyor.
Özlük Hakları Korunacak
Kamuoyunda torba yasa olarak bilinen vergi ve prim alacaklarına ödeme kolaylığı getiren düzenleme ile memurların hastalık, doğum izinleri ile teşvik sistemi konusunda bazı düzenlemeler yapılmıştı.
Bu düzenlemeler şimdi 657 sayılı yasada yapılacak kapsamlı değişiklik altında toplanıyor. Kamuda görev yapan, memur, sözleşmeli memur, işçi statüsündeki tüm çalışanlar, kamu çalışanı adı altında toplanıyor.
Düzenlemelerde, daha çok çalışan, kamuya daha fazla katkı yapan memura yüksek ücret ödenmesinin yolu açılıyor.
Bunun için sicil notu uygulamasının yerine performans değerlendirilmesi getiriliyor.
Bu sistemde, memurun performans notu baz alınarak zam ve ücret ayarlaması yapılacak.



ABD VE İRAN PERDE ARKASINDA SURİYE'Yİ GÖRÜŞTÜ

İran ve ABD hükümeti yetkililerinin, Suriye'de Devlet Başkanı Beşşar Esad rejiminin yıkılması halinde ülkenin kanlı kargaşaya sürüklenmesini engellemenin yollarını görüştüğü bildirildi.

El Arabiya'nın haberine göre Fransa'da yayımlanan Le Figaro gazetesinin sürgündeki bir Suriyeli muhalife dayandırdığı haberde, Amerikalı ve İranlı yetkililerin perde arkasında iki kez bir araya geldiği, bu görüşmelerden birinin Ağustos'ta, diğerinin Eylül'de yapıldığı belirtildi, ancak görüşmelerin nerede olduğu açıklanmadı.
Haberde, yetkililerin Suriye'de Mısır örneğindeki gibi bir yüksek askeri konsey oluşturulması fikrini ele aldığı kaydedildi.
Gazetenin haberinde, Suriye kriziyle yakından ilgili bir Fransız diplomatın da İranlı yetkililerin Şam'da yeni bir hükümet kurulması, "hatta rejimin başında da değişiklik" fikrini benimsediğini söylediği bildirildi.
Fransız diplomat, İran'ın, sınır ötesine yayılabileceği için Suriye'de iç savaştan kaçınmaya kararlı olduğunu belirtti.
Gazetenin haberinde, Tahran ile Şam arasındaki ilişkilerin dengeli olmadığı da ifade edildi.
Görüşmelerde Amerikalı diplomatların İran'dan, Amerikalı askerlerin bu yılın sonuna kadar tamamen çekilmesinden önce Irak'ın istikrarını bozmamasını ve Hamas'la Hizbullah'a desteği kesmesini istediği, İran'ın da ABD'den Suriye'de Esad sonrasında İran'a düşman bir rejimi desteklememesini talep ettiği kaydedildi.
Gazete, tarafların, Suriye'de gelecekteki herhangi bir rejimin "bölgesel" çapta olması ve Ortadoğu'daki farklı güçlerle dostane ilişkileri bulunması gerektiğinde birleştiğini de yazdı.

AA



ABD ASKERLERİNDEN SKANDAL İTİRAF

Amerikan ordusundan beş askerin Afganistan'da sivilleri 'eğlence için' öldürmekle suçlandığı dava, orduda Ebu Gureyb skandalından bu yana en ciddi skandal olarak nitelenen cinayetlerin ayrıntılarını ortaya çıkardı.

Afganistan'da görev yaparken üç Afgan sivili öldürmekle suçlanan çavuş, ölenlerin cesetlerinden anı olarak saklamak üzere parmak kestiğini itiraf etti.
Çavuş Calvin Gibbs, bununla birlikte bu kişilerin öldürülmesinde rol oynamadığını savundu.
26 yaşındaki çavuş kendisine yöneltilen 16 suçlamayı da reddetti. Ancak Gibbs, yargılanan beş sanığın elebaşı olmakla suçlanıyor.
Mart ayında, bir grup askerin Afgan sivillerin cesetleriyle poz verdiği fotoğraflar ortaya çıkmış; bu kişileri öldürür öldürmez kamera karşısına geçtikleri öne sürülmüştü.
Alman Der Spiegel dergisinde yayınlanan fotoğraflarda, askerlerin bir cesedin başını ellerinde tutup gülümsediği görülüyordu.
Bu fotoğraflar mahkemeye delil olarak sunuldu.
Seattle yakınlarında yapılan duruşmada, avukatı, Gibbs'in üç kurbanının parmaklarını kesip bunları savaş anısı olarak sakladığını ve başkalarına hediye ettiğini kabul etti.
Ancak avukat Phil Stackhouse, Gibbs'in bu üç kişinin çatışma sırasında meşru gerekçelerle öldürüldüğünü düşündüğünü, davadaki diğer sanıkların onu bir komplonun içine sürüklediğini öne sürdü.
'Cinayet timi' suçlamaları
Askeri savcı Yüzbaşı Dan Mazzone ise Gibbs'in sırf öldürme isteğini tatmin için cinayet işlediğini savundu.
Buna göre, Gibbs Kandahar yakınında görevli takımın liderliğini, 2009'da liderlerinin çatışmada yaralanması ardından üstlendi ve saldırılar 'intikam' adı altında başladı.

İddialara göre, askerler iki ayrı vakada karşılaştıkları sivilleri yanlarına çağırıp üzerlerine el bombası atarak sonucu izledi.
Mazzone, Gibbs'in ayrıca birlikte uyuşturucu kullanıldığını ihbar eden bir askere saldırılmasına da öncülük ettiğini, bu askeri tehdit ettiğini anlattı.

Soruşturmalar da 18 ay önce uyuşturucu suçlamaları üzerine başlamıştı.
Savcı Mazzone, "Bu takım tamamen kontrolden çıkmış" dedi.
"(Gibbs) Burada zayıf liderler görüyor; bir fırsat seziyor ve çizgiyi aşmaya istekli askerler buluyor" diye konuştu.
Basında 'cinayet timi' diye nitelenen takımın üç mensubu suçlamaları kabul etti ve ifadelerinde sivilleri öldürme fikrinin Gibbs'ten çıktığını; daha sonra olay yerini çatışma sırasında öldürülmüşler görünümü vermek üzere düzenlediklerini söyledi.
Buna göre, askerler çalıntı silahları sivillerin yanına bırakıp onlara saldırgan görünümü veriyorlardı.
Çavuş Gibbs, 2010'un Ocak ayında Kandahar'da silahsız bir çiftçi olan ilk kurbanın ölümüne yol açan el bombasını sağlamakla; Şubat ve Mayıs aylarında da iki kişiyi silahla ya da el bombasıyla öldürmekle suçlanıyor.
Gibbs, beş üyeli askeri mahkeme tarafından suçlu bulunursa, af olanağı olmaksızın müebbet hapis cezasına çarptırılabilir.
Duruşmanın bir hafta sürmesi bekleniyor.
Amerikan Savunma Bakanlığı, suçlamaların ve fotoğrafların utanç verici olduğunu kaydediyor; ancak 'sapkınlık' diye nitelenen bu gibi davranışların ülkede görev yapan 100 bin askere mal edilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Ancak suçlamalar Irak'taki Ebu Gureyb cezaevinde ortaya çıkan kötü muamele skandalından bu yana askerler arasında disiplin bozukluğuna ilişkin en ciddi skandal olarak niteleniyor.

BBC TÜRKÇE



BEDELLİ KONUSUNDA UMUT VERDİ

Bedelli Askerlik konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a soruldu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a son dönemde gündeme gelen 'Bedelli Askerlik' konusunu sordu.
Başbakan Erdoğan Hükümetin Bedelli Askelik konusunda bir hazırlığını olduğunu ilk defa açıkladı. Milli Savunma bakanlığının uzun süredir üzerinde çalıştığı bir formül olduğunun altını çizen Erdoğan detayları hazırlıkların tamamlanmasının ardından açıklanacağını söyledi.
Bu açıklama binlerce bedelli askerlik bekleyen için umut oldu.



'BU KADARI FAZLA' DEDİ, GERİ GÖNDERDİ


Van'daki depremzededen bir örnek davranış daha!

Depremde eşini, iki çocuğunu ve kardeşini kaybeden Ercişli depremzede, kendisine Türkiye’nin çeşitli kentlerinden ulaştırılan 30 koli kıyafet ve ilacı ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmak üzere Türk Kızılayının çadır kentine gönderdi.

Erciş ilçe merkezinde bulunan Yenişehir Mahallesi’ndeki Türk Kızılayı çadır kentine bir kamyonet dolusu giysi ve ilaçla gelen Fahri Simeklioğlu, yakın akrabası olan Ömer Altaş’ın depremde eşini, iki çocuğunu ve kardeşini kaybettiğini belirterek, "Akrabam, deprem sonrasında Türkiye’nin farklı kentlerinde yaşayan arkadaşları ve vatandaşlar tarafından gönderilen yaklaşık 30 koli ilaç ile kıyafeti ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmak üzere Türk Kızılayı ekiplerine teslim etmemizi istedi. Biz de onun isteği üzerine malzemeleri Türk Kızılayı görevlilerine teslim etmek üzere çadır kente geldik" dedi.
Yakın akrabası olan Altaş’ın isteğini yerine getirmek üzere Türk Kızılayının çadır kentine geldiklerini ifade eden İzzet Aydıner ise "Türk Kızılayının bölgede yaptığı yardımları gördüğümüz için arkadaşımıza ulaşan yardımları da çadır kentlerde dağıtma kararı aldık" diye konuştu.
Yaklaşık 30 koli giysi ve ilacı Türk Kızılayına ulaştıran Simeklioğlu ve Aydıner’e teşekkür eden Türk Kızılayı görevlileri, "Son birkaç günde yaşanan ve buna benzer örnek davranışlar bölge halkının duyarlılığının en güzel
5 bin TL'yi geri gönderdi
Dün İstanbul'dan Van'a giden bir yardım kolisinden çıkan nevresimde 5 bin TL bulunmuştu. Adının açıklanmasını isteyen depremzede parayı sahİbİne geri göndermişti.


BU ARAŞTIRMA KADINLARI ÇOK KIZDIRACAK !

Yapılan bir araştırmaya göre kadınların kendilerine verilen sırrı 47 saat 15 dakikadan fazla tutamadığı ortaya çıktı.
Sırları en önce söyledikleri insanlar arasında erkek arkadaş, koca, en iyi arkadaş ve anne yer alıyor.
18 ve 65 yaş arasındaki 3000 kadın üzerinde yapılan araştırmada kadınların onda dördü kişisel ve gizli olsa bile sır tutamadıklarını itiraf etti.
Aynı zamanda sır vermeyi tetikleyen en büyük etkenlerden birinin alkol almak olduğu da çıkan sonuçlar arasında.
Satın alınan şeylerin gerçek fiyatı aşk yaşamı ve cinsellik verilen sırların en başında yer alıyor.
Kadınların dörtte biri ise kendilerine verilen sırrı ertesi günü hatırlamadıklarını açıkladı.



BAŞBAKAN ERDOĞAN ALMANYA'YA GİTTİ

Başbakan Erdoğan, Almanya Şansölyesi Angela Merkel'in davetine icabetle ''Türkiye'den Almanya'ya iş gücü göçünün 50. yılı'' münasebetiyle Berlin'de düzenlenecek etkinliğe katılmak üzere Almanya'ya gittiğini söyledi.

Türkiye ile Almanya arasında tarihten gelen bir dostluk ilişkisi olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, ''Hükümet olarak Almanya ile çok boyutlu ilişkilerimizin her alanda çeşitlenerek gelişmesine büyük önem atfediyoruz. Almanya ilişkilerimizin son dönemde artan üst düzey ziyaretlerle daha da güç kazandığını görüyoruz'' dedi.



YARDIM SÖZLERİ EKRANLAR DA KALDI!

Van'daki depremzedelere 19 kanalın yaptığı ortak yayınla 62 milyon TL toplandı. Ancak 5 gün geçmesine rağmen bu paranın sadece 20 milyon lirası bankaya yatırıldı.

Geçen çarşamba günü "Van İçin Tek Yürek" adlı bir program 19 TV'de ortak olarak yayınlandı. Beyazıt Öztürk ve Şebnem Sunar Küçük'ün sunduğu programa para yağdı. Ünlüler vatandaşların bağışlarını telefon ile aldı.

İŞLERİNİ DE YARDIMLARI GİBİ YAPIYORLARSA...
Telefonla canlı yayına bağlanan bazı işadamları ise "dudak uçuklatan" vaatleri ekranda saydı. Ve gecenin sonunda tam 62 milyon TL nakit yardım toplandı. Ancak 'programa katılıp yardımda bulunan isimler, aradan geçen 5 güne rağMen paraları bankaya ulaştırmadı! 62 milyon TL'nin sadece 20 milyon TL'si toplandı. Ekranda para yağdıran uyanıklar, sadece şirketlerinin reklamını yaptı.

DAHA ÖNCE TAHMİN EDİLİYORDU
Daha Akşam Gazetesi yazarı Ali Saydam, bu konuyla ilgili bu yazıyı yazmıştı:
"Bu 'uyanık' sosyopat türü, kendi arasında ikiye ayrılıyor: Bağış yapıp bunu her TV kanalına bağlanıp ayrı ayrı bağışlarmış gibi 'anonslayanlar' ve aslında verdikleri sözü zaten daha işin başından itibaren gerçekleştirmeyi bir an bile akıllarından geçirmemiş olanlar...
Düşünebiliyor musunuz, çarşamba akşamı müthiş bir toplumsal mutabakatla gerçekleştirilmiş bağış kampanyasında toplanan yaklaşık 70 milyonun en az 20 milyonu toplanamayacak. Bir süre TV'den arayıp, 'Lütfen ödeyin!' falan diye asılıyorlarmış. Sonra onlar da bırakıyorlarmış ipin ucunu... "



MEDVEDEV ALKOLE KARŞI SAVAŞ AÇTI

Medvedev'den çarpıcı öneri: 18 yaşından küçüklere alkol satanları hapse atalım

Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev, reşit yaşa gelmeyen çocuklara alkollü içki satan şahısların hapis cezasına çarptırılmasını istedi. Barnaul şehrinde iktidar partisi Birleşik Rusya üyeleriyle bir araya gelen Medvedev, "Alkol ülkemizin gerçek bir sorunu. Ve burada kafamızı kuma sokarak, 'Bu bizim Rus alışkanlığımız, dolayısıyla bununla mücadele etmek anlamsız, daha önce de içtiler ve içmeye devam edecekler' demek yanlış. Tüm dünyada içiyorlar, ama sorun şudur: Nasıl içiyorlar ve neticeleri nelerdir?" sorusunu yöneltti.
Medvedev, içki yasağıyla ilgili eski SSCB döneminde kullanılan yöntemlerin doğru olmadığını ima ederek, "Biz hiçbir şekilde 1985 yılına geri dönmememiz lazım. O dönemin bize hiçbir faydası olmadı. 20 kişiyi içeri atalım, gözlerini korkutalım. Korkacaklar. Hayatın düzeni bu." diyerek çocuklara yönelik içki satanlar için ağır ceza verilmesini istedi.

BAŞKA ÜLKELERDE ELİNİ KESERLER
Alkol satışlarında yeterli kontrolün olmadığı eleştirisi getiren Medvedev, "Herhangi bir tahtakurusu 200 rublesini (yaklaşık 7 dolar) verse, ona herhangi bir şişeyi ya da sigara paketini satıyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok, bunun için adamın ellerini keserler... Eğer sizler reşit yaşını doldurmayanlara yönelik içki satışını görürseniz polisi veya başka kurumları çağırınız. Bu ticareti yapanları sorumluluğa davet etmek lazım." şeklinde tepkisini dile getirdi.
Rusya'da çıkartılan yasaya göre Ocak 2011'den itibaren satıcılar içki alan şahıslardan yaşını öğrenmek için kimliğini isteme hakkına sahip. Ağustos ayında çıkartılan yasa ise çocuklara alkol satanların 80 bin ruble para cezası verilmesini veya üç yıla kadar ticaretten alıkonulması öngörülüyor.
Rusya iktidar partisi Birleşik Rusya ve Başbakan Vladimir Putin'in "Halk Cephesi" yasal alkol ve sigara alım yasağının 21 yaşına yükseltilmesini önermişti. Rusya'da mevcut yasaya göre 18 yaşından küçüklerin alkol ve sigara alımı yapmaları yasak.
Dünya ortalamasından iki kat daha fazla alkol tüketiminin gerçekleştiği ülkede bölgeler alkol satış zamanlarında da sınırlamalar getirerek önlem almaya çalışıyor. Rusya Toplum Odası verilerine göre her yıl 500 bin kişi alkol ya da alkole bağlı hastalıklar sebebiyle hayatını kaybediyor.

CİHAN



ESAD, ÇÖZÜM PLANINI KABUL ETTİ

Suriye devlet televizyonu, ülkede 7 aydır süren karışıklığa son vermek için bir çözüm bulma konusunda Arap Birliği ile nihai anlaşmaya varıldığını duyurdu.

Suriye devlet televizyonunun haberinde, Suriye'deki durumla ilgili olarak Arap Birliği ile Suriye arasında nihai anlaşmaya varıldığı, resmi açıklamanın yarın Arap Birliği'nin merkezinin bulunduğu Kahire'de yapılacağı kaydedildi.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'la 27 Ekim'de görüşen Arap Birliği heyeti, Şam yönetiminin ülkede 7 aydır devam eden krizi bitirme konusunda istekli olduğunu bildirmişti.
Arap Birliği, Suriye'deki durumu görüşmek üzere önceki hafta Kahire'de olağanüstü gündem maddesiyle toplanmış, Suriye yönetimine ay sonuna kadar askeri operasyonlara son vermesi, tutukluları serbest bırakması ve muhalefetle diyalog başlatması çağrısında bulunmuştu.

ABD: ''Beşşar Esad istifa etmeli''
ABD, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın istifa etmesi gerektiğini bildirdi.
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, ABD'nin, uluslararası toplumun Suriye'deki şiddeti durdurmak için gösterdiği çabadan memnuniyet duyduğu, ancak Beşşar Esad'ın istifa etmesi gerektiği konusundaki inancının devam ettiği belirtildi.
Suriye devlet televizyonu, ülkede 7 aydır süren karışıklığı sona erdirmek için çözüm bulma görevini üstlenen Arap Birliği komitesiyle Suriyeli yetkililer arasında yapılan görüşmelerde nihai anlaşmaya varıldığını duyurmuştu.
Suriye'de Yine Kan Aktı
Bu gelişmelere rağmen Suriye'de yine kan aktı. Suriye ordusunun göstericilere ateş açması sonucu 12 kişi hayatını kaybetti.
Mısır -Arap Birliği dışişleri bakanları Suriye için toplanıyor
Arap Birliği dışişleri bakanları, Suriye özel gündem maddesi ile yarın Mısır'ın başkenti Kahire'deki birlik merkezinde toplanacak.
Arap Birliği komitesinin, Katar'da Suriye heyetine sunduğu çözüme ilişkin plan konusunda, Suriye ve Arap Birliği nihai anlaşmaya vardığı belirtiliyor.
Anlaşmanın detaylarının ise yarın akşam saatlerinde Arap Birliği'nde yapılacak toplantı sonrasında ortaya çıkması bekleniyor.
Arap Birliği, Suriye'de kan dökülmesine son vermek üzere bir plan hazırlamış, Suriye ise planın bazı maddelerine temkinli yaklaşmıştı.
Söz konusu plan, askeri operasyonların durdurulması, sivillerin korunması, Suriye ordusunun sivil yerleşim bölgelerinden çekilmesi, şubat ayından itibaren tutuklanan kişilerin serbest bırakılması, muhalifler ile Suriye yönetimi arasındaki ulusal diyaloğun Arap Birliği çatısı altında Kahire'de başlatılması, Katar başkanlığında bir Arap Birliği komisyonu oluşturulması ve
Arap Birliği gözlemcilerinin Suriye'de bulunmalarına izin verilmesini içeriyor.
Arap Birliği planının ana taslağı, Arap Birliği dışişleri bakanlarının geçen ay Kahire'de yaptıkları olağanüstü toplantıda oluşturulmuştu.
Suriye yönetimi, planda yer alan, muhalifler ile ulusal diyalog görüşmelerinin Kahire'de yapılması ve Suriye ile ilgili kurulacak olan Arap Birliği komisyonun başkanlığına Katar'ın getirilmesi konularına sıcak bakmıyor. Plan, Pazar günü Katar'da yapılan görüşmelerde Suriye heyetine sunuldu.
Suriye devlet televizyonu, Suriye ile Arap Birliği arasında nihai anlaşmaya varıldığını ve yarın resmi açıklamanın yapılacağını kaydetti.
Suriye'nin resmi Sana Ajansı da, Suriye ile Arap Birliği arasında anlaşmaya varıldığını duyurdu fakat planda yer alan ve Suriye'nin çekince ile baktığı maddeler ile ilgili bilgi vermedi.
Birleşmiş Milletler'e göre, Suriye'de mart ayında patlak veren hükümet karşıtı isyanda bugüne kadar 3 binden fazla sivil öldü.
Demokrasi talepleri ile Suriye rejiminin gitmesini isteyen muhalifler, Arap Birliği ve dış dünyadan daha fazla müdahale isteğinde bulunurken, Suriye yönetimi, dış müdahalele düşüncesine yönelik önemli uyarılarda bulunuyor.

AA



1 Kasım 2011 Salı

İSRAİL'DEN HAVA HAREKATINA YEŞİL IŞIK

İsrail hükümeti, İsrail ordusu komutanlarına, Gazze Şeridi'nden roket saldırılarının devam etmesi halinde, bölgeye bir kara operasyonu için yetki verdi.

İsrail basını,İsrailordusu komutanlarına, Gazze'den roket saldırılarının durdurulması için, bir kara operasyonu da dahil olmak üzere, gerekli tüm önlemlerin alınması talimatının verildiğini duyurdu.
Ordu radyosuna göre,GazzeŞeridi'nden akşam saatlerinde atılan bir roket Eşkol Bölge Konseyi'nde, açık alanlara isabet etti.
Bu arada, Jerusalem Post gazetesinininternetsitesi, Mısır'ın tüm Filistinli grupları ateşkese ikna çabalarına bir 24 saatlik fırsat daha verilmesi talebi çerçevesinde, İsrail'in Gazze Şeridi'ne geniş çaplı bir operasyonu geciktirmeyi kabul ettiğini belirtti.
Bu konudaki sürenin bu gece yarısına kadar olduğu ifade ediliyor.

AA 



DOĞA VE RENKLERİ

          Doğa ve Renk: Renkler ışıklı görünümler olarak tanımlanabilir. İnsanın hoşuna giden, güzel olan, beğenilen objeler ancak renklerle estetik kazanırlar. Çevreye bakıldığında renklerin en özgür, en güzel kullanımı doğada görülür. Öylesine farklı yerlerde öylesine değişik durumlarda kullanılmıştır ki başlangıçta anlaşılmamış olsa bile var olan dengenin bir gereği olduğu, ancak daha görülerek hayretler içerisinde kalınır. Bir objenin neden o renk olduğunu anlamak hep zaman almıştır. Doğanın kendini korumaya yönelik dengesi düşünülüp hesaplanırken, renklerin ihmal edilmesi ise beklenemeyecek kadar gerekli ve gerçekçidir. Kırmızının gücü, enerjisi, tehlikesi akkor halindeki ateşten daha iyi anlatılabilir mi? Kırmızı yaşam gücüdür. Kırmızı enerjidir. İnsanın en temel gereksinimi olan enerji kırmızı ile ifade edilir. Doğanın renklerini düşündüğümüzde yeşil de kırmızı gibi cömertçe doğaya salgılanmıştır. Doğaya şemsiye açmış ağaçların yeşil dalları ve bir halı gibi yerlere serilen çimenler huzur denge ve güveni aşılamıştır. Doğadaki sarının simgesi ise güneştir. Güneşle beraber sarı her gün canlılara umut ve canlılık aşılar. Yeni arayışların insanda umut olarak olumlu oluşumunun gücünü sarıdan alırız. Maviyi hissetmeyen insan ise düşünemez. Mavinin verdiği enerjiden her kes payını alır. İnsana enginliği ve derinliği aşılar. Doğadaki siyaha ise karanlığı gösterebiliriz. Yani korku, son ve kayboluş. Her zaman her yerde olduğu gibi doğadaki renkler de bizlere hep bir şeyler anlatır, mesajlar verir. Her objenin o renk olmak için çok geçerli sebepleri vardır ve emin olun ki masmavi denize , kırmızı bir güle , sapsarı ayçiçeği tarlasına veya turuncu gün batımına takılıp dakikalarca bakma ihtiyacını hissettiğimizde bu sebepsiz veya tesadüf değildir.



28 Ekim 2011 Cuma

SENSİZLİĞİN LİMANINDA BEKLEYEN BİR GEMİYİM...

Sensizliğin limanında bekleyen bir gemiyim

Demir attım yalnızlığa senden çok uzaklarda

Fırtınalar, kasırgalar kopuyor yüreğimde

Aniden alabora olacak

Ve batacak gibiyim

Eğer hala batmadıysam derin sulara

Sağlam olduğumdan değildir Gülüm

Sana kavuşacak Bir umudum olduğu içindir...