Bir ülke varmış,
eskiden ve bu ülkede hiç ama hiç kırmızı gül yokmuş.
Bütün güller beyaz
renkteymiş. Bir de birbirini çok seven bir kız ve bir delikanlı varmış...
Birbirlerine çok yakışıyorlarmış. Kız çok güzel delikanlı ise çok yakışıklıymış.
Delikanlı bu kız için her şeyi yaparmış. Kız ise bir şart koymuş ortaya. 'Bana
kırmızı renkte bir gül getirirsen seninle evlenirim.' Delikanlı çok üzülmüş bu
şarta. Çünkü hiç kırmızı gül yokmuş bu ülkede. Beyaz güllerle dolu bir bahçeye
gitmiş, aramış ama yok. Sonra oradaki bir bülbüle derdini yanmış. Bülbül
dinlemiş genci ve en sonunda; 'Üzülme delikanlı, yarın buraya aynı saatte gel,
kırmızı bir gül göreceksin. Onu al kıza götür, evlenin mutlu olun. Sen onu çok
seviyorsun mutluluk hakkın' demiş. Çocuk buruk halde ayrılmış
oradan.
Ertesi gün bahçeye gitmiş koskoca bahçe beyaz güllerle dolu
yalnızca en ortada kıpkırmızı bir gül!! Delikanlı biraz şaşkın, biraz heyecanlı,
biraz mutlu koşup gitmiş gülün yanına... Ama gördüğüne gerçekten çok üzülmüş..
Bülbül yerde, kendini dikeniyle öldürmüş olduğu gülün hemen dibinde, cansız
yatıyormuş. Delikanlı, kendisinin mutluluğu için, bülbülün kanıyla boyadığı gülü
alıp kızın yanına gitmiş. Kız, arzusu gerçekleştiği için çok sevinmiş ve
kendisine kırmızı gül getiren delikanlıyla evlenmeyi kabul etmiş. Ama delikanlı;
'Benimle evlenebilmen için bülbülün ölmesi mi gerekiyordu?' diyerek ayrılmış ve
bir daha da hiç dönmemiş...
BİRİLERİNİN MUTLULUĞU ASLA ;
BAŞKALARININ MUTSUZLUĞU OLMAMALI!
0 yorum:
Yorum Gönder