What a Great Game, You Should try

29 Eylül 2011 Perşembe

NE ZORMUŞ SEVMEK

Ne zormuş sevmek

Adını koyamamak

Benim diyememek

Hep yakın hisse dipte hiç yakın olamamak...

Ne zormuş sevdiğine bir el uzatıp ta yavaş yavaş geri çekmek.

Ve ne zormuş ona dokunup kokusunu hissedememek.

Adı hasret bunun...

Adı özlem...

Adı acı...

Adı uzak,Adı...



SENİ...

Ne özlediğimi söyleyebildim,

Ne de içimde özlemimi tutabildim.

Ne hayalinle yaşayabilmek için gözlerimi kapatabildim,

Ne de yokluğunu görebilmek için açabildim!

...Ne Sana ''Niye yoksun'' diyebildim, ne de ''Bu haksızlık'' diyebildim...

...Sadece "SENİ" içimde taşıdığımı bilmeni istedim.



ŞARKILAR

Her şarkının götürdüğü yer başka,
Hepsi başka başka sinmiş içime.
Biri, Büyükdere’ye götürüyor,
Biri on altı yaşımın Kadıköy’üne.

Kimse sevgimi bilmez şarkısı
Eskiden ağlatırdı beni;
Şimdi düşündürüyor.

                                                     Özdemir ASAF



25 Eylül 2011 Pazar

GÖZLERİNİ ÖZLEDİM SEVGİLİM

Bir Sabahı Bir de Gözlerini Özledim Sevgilim,

Sensiz kaçıncı Sabahım Hatırlamaz oldu bedenim,

Dön artık sevgilim dön artık her şeyim.

Sensiz başlayan güne, gün diyemem sevgilim.



SEN AŞK NEDİR BİLİR MİSİN?

              Sevgiler vardır hani hiç bitmeyen, yaşandıkça arkası gelen. Mutluluğun ta kendisidir hani, hiç eksilmeyen. Bir narin çiçek gibidir her gün yeniden yeşeren. Bilir misin bir de hani ulaşılamayan sevgiler vardır, hiç sulanmadan, hiç güneş yüzü görmeden büyüyen çiçeklere benzerler. Dilin varmaz hani bu büyük aşkı içinden atıp haykırmaya, ellerin varmaz hani gidip onun elinden tutmaya. Sadece gözlerin vardır senin bu aşkını anlatan, bir yalan söylemeyen onlardır, yada derdini gizleyemeyen.


Elinden kurtulup uçan bir kuşa benzer aşk, bazense elinde çok tutup öldürdüğün bir kuşa. Ötüşü mutlu eder seni günün her saati, neşe saçar senin yaşamına. En yorgun olduğun bazı sabahlar bile uyandırır belki seni. Ama ne hoştur onunla uyanmak, ne hoştur ona yakın olmak. Belki de uçup kaçırmaktan korkuyorsun ona aşkını söyleyince, o güzelliği biraz daha seyredeyim istiyorsun onu uçurmadan. Ama bir sabah olur ki uyanamamışsındır onun sesiyle, pencereye çıkıp puslu gözlerle aramışsındır. Biraz sonra gelirdi nasılsa önemli değil. Beklemeler devam eder pencere önünde, ama hava artık kararmıştır .


Onu görmeden gelen bir gece ne kadar da hüzünlüymüş meğer. Ertesi sabah yine bir hüzünle uyanırsın, yoksa seni terk mi etmişti, hem de onca aşkına rağmen. Şimdi ondan ne bir haber kalmıştır ne de bir başka iz, kalakalmışsındır ondaki o büyük aşkla. Hâlbuki tam onun gittiği gün tüm cesaretini toplayıp onu sevdiğini söylemeyecek, Ona olan aşkını yüzüne haykırmayacak mıydın?

Günlerden bir gün o kuşa yine denk gelirsin. Ama her zamanki cıvıl cıvıl öten kuş değildir artık O. Ağlamak istersin hani ağlayamaz, dokunmak istersin hani dokunamazsın. Tüm ateşini atarsın içine, onca sevgini hapsetmeye çalışırsın bedenine. Ama artık aşkını Ona anlatmanın da faydası yoktur, Ona delice yanmanın da. Çünkü o kuş artık başkalarının elinde, başkalarının kafesindedir ve bir daha da senin olmayacaktır.



SENİ ANLATMAMI İSTESELERDİ

Benden, seni anlatmamı isteselerdi, bir yürek anlatırdım içinde koskocaman bir dünya, dünyada kocaman bir fener ve sevgi yolu aydınlatan.


Deselerdi yaz onu; yazardım en güzel şiirleri dilsiz istekleri dipsiz kuyu sarnıçlarında yuvarlanan aşkları. Yazardım parmaklarım morarıncaya kadar yazardım, yüreğim yorulup duruluncaya kadar.


Deselerdi çiz onu; çizerdim dünyayı, dünya her tarafı yedi veren gülleri yedi renk açan en mevsimsiz çiçeklerin açtığı nakışlı oyalı özenli bir dünya ve korkardım kendi çizdiğim dünyaya dokunmaya, korkardım çiçeklerin yaprakların solmasından.


Deselerdi kim O ?
O derdim O işte yüreğinde deryaları taşıyıp ta tek bir dünyalıya konuşamayan, o sınırsız sevgi deryasında yelken açıp giderken sevgisini utangaç kişiliğine gömen biri idi.


Ve O derdim ;
Beni sabahlara kadar kendisini düşünmek zorunda bırakan insafsız biri O konuşsa yüreğindeki allı tebessümlerde kaybolurdum, konuşsa yanmadan yıkılmadan söndürürdü beni derdim. Sigaram kadar tiryakisi olduğum içkim kadar başımı döndüren, görmediğim kadar özlediğim, özlediğim kadar dokunamadığım, dokunamadığım kadar ürkek...


Ve O derdim ;
Yaşayıp ta yitirdiğim değil yaşamayıp ta bilmek istediğim, konuşmasını beklediğim kızıl dudaklarına hasretlendiğim hasreti ile eridiğim, yanımda iken bile özlediğim gittiği yolu kıskandığım aydınlık günlerimi aradığım.


O derdim...



YILLAR GEÇSE DE...

               1942 yılında, soğuk bir kış gününde Nazi toplama kampının içinde genç bir asker, dikenli tellerin ardından genç bir kızın geçtiğini görür. Kız da aynı şekilde genci görünce heyecanlanır. Duygularını ifade etmek çabasıyla, çitin üzerinden kırmızı bir elma atar. Bu o şartlardaki bir asker için bir hayat, bir umut ve sevgi işareti anlamına gelmektedir ve mutlu olur. Genç adam, genç kızın uzattığı elmayı alır. Parlak bir ışık onun karanlığına değmiştir.

Ertesi gün, bu genç kızı yeniden görmeyi umut etmenin bile çılgınca olduğunu düşünmesine rağmen, çitin ötesine bakmaktan kendini alamaz. Dikenli tellerin öteki yanındaki genç kız ise, kendisini bu denli heyecanlandıran yüzü yeniden görmeyi arzular. Elinde elma ile koşarak çitin kenarına gelir. Tipi ve dondurucu havaya rağmen kız, elmayı dikenli tellerin üstünden uzattığında, kalbi bir kez daha sıcak duygularla dolar.

Bu sahne birkaç gün boyunca tekrarlanır. Sadece bir an ve sadece birkaç kelime edebilmek için bile olsa birbirlerini görmek için sabırsızlanırlar. Bu anlık karşılaşmanın sonuncusunda, genç asker üzgün bir yüz ifadesi ve titreyen sesi ile;

- Yarın bana elma getirme, burada olmayacağım. Beni başka bir kampa gönderiyorlar" der ve geri dönüp vedalaşamayacak kadar buruk bir şekilde uzaklaşır.

O günden itibaren, kederli anlarında o tatlı kızın görüntüsü gözlerinde canlanır. Gözleri, sözleri, nezaketi, saflığı, utangaç yüz ifadesi... Genç adamın tüm ailesi savaşta ölmüştür. Tanıdığı hayat bütünüyle yok olmuş, sadece bu bir tek anı canlı kalarak kendisine umut vermeyi sürdürmüştü.

1957 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde, her ikisi de göçmen olan, fakat birbirlerini tanımayan iki yetişkin, arkadaşları aracılığı ile tanışırlar.

- Savaş sırasında neredeydiniz? diye sorar kadın.

- Almanya da bir toplama kampındaydım diye yanıtlar adam.

Kadın tatlı bir tebessümle bir an uzaklara dalar ve daha sonra;

- Toplama kampındaki bir gence, elma attığımı anımsıyorum. Bir kaç gün hep aynı yerden çitin öteki yanındaki askerle konuşur, bakışırdık. Sonra o gitti... Ama ben o nu hiç unutamadım. Hep sevdim... Çok sevdim.

Adam şaşkınlıkla sorar;

Bir gün o genç sana "Artık elma getirme, çünkü başka bir kampa gönderiliyorum" dedi mi?

Kadın iyice şaşırmış bir ses tonu ile:

- Evet. Ama siz bunu nereden biliyorsunuz? diye sorar.

Adam kadının gözlerinin içine bakarak;

O genç asker bendim. Yıllarca hep düşündüm, hep o güzel birkaç günün anısı ile doldurdum düşlerimi. Benimle Evlenir misin?

1996 Yılında Sevgililer Gününde, Oprah Vintfrey televizyon şovunun çekimlerinde, aynı adam kırk yıllık eşine duyduğu sevgiyi bir kez daha milyonlar önünde anlattı.



İKİ DERVİŞ

               İki derviş, yolculukları sırasında bir dere kenarına varmışlar. Genç bir kadın dere kenarında karşıya nasıl geçeceğini bilemez halde ağlamaktaymış. Dervişlerden biri, genç kadını kucaklayıp suyun öteki tarafına bırakmış. Öteki derviş, arkadaşının bu davranışını hiç hoş karşılamamış ancak sesini de çıkarmamış. Dervişler dere kenarından bir kilometre kadar uzaklaştıklarında; diğer derviş daha fazla dayanamamış ve arkadaşına hışımla dönmüş:

- Sen, böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Biz dervişiz! Bırak bir kadını kucaklayıp karşıya geçirmeyi, onlara bakmamız bile yasaktır! Hatta seni baştan çıkarabilirdi.

Öteki derviş oldukça sakin karşılık vermiş:

- Dostum ben o kadını bir kilometre geride bıraktım. Sen? Sen ise hala onu taşıyorsun.



ŞEMS-İ TEBRİZİ'DEN HAYATA DAİR BİR ÖĞÜT

Hayata tepeden bakarsan insanların sadece tepesini görürsün. Hayata daima insanlarla aynı mesafeden bak;
O zaman insanların hem yüzünü, hem kalbini görürsün.

Mühim olan yükseklere çıkıp hayata tepeden bakmak değildir; Mühim olan ne kadar yükselsen de her şeye eşit mesafeden bakabilmektir.

Hayatta her şey olabilirsin; ...
Fakat mühim olan hayatın içinde "İNSAN" olabilmektir...

Güzel bir gülü, güzel bir geceyi, güzel bir dostu herkes ister. Önemli olan gülü dikeniyle, geceyi gizemiyle, dostu tüm derdiyle sevebilmektir.



24 Eylül 2011 Cumartesi

SEN DUA EDERSİN AMA KABUL OLMUYOR SANARSIN

Sen dua edersin ama kabul olmuyor sanarsın!
Ekmek almak için bir fırına gidersin
Beklerken fırıncı ile bir sohbet başlar
Ve fırıncının hoşuna gidersin, hoş sohbetsin ya…
Fırıncı başkalarına istediğini verip acele ile gönderir
Bu arada sen istediğini alamadığın için sıkılmaya başlarsın
Ama bilmezsin ki…
Fırıncı daha yeni pişmiş en güzel ekmeği verecek.

                                                                    MEVLANA



MEVLANA'DAN GÜZEL SÖZLER (9)

*Ne Fark Eder ki Bir Kör İçin Elmas da Bir Cam da. Sana Bakan Bir Kör İse Sakın Kendini Camdan Sanma.


*Öyle bir Yar sev ki evladım. Elinde su tasıyla iftarı bekleyen oruçlu gibi beklesin seni.


*Ey Dilim! Sen Benim Hem Servetimsin Hem Felaketim. Beni Bahtiyar Eden de Sensin Berbat Eden de…


*Unutma ki! Nefret ve Kinin ertesi pişmanlıktır. Ve her Canlıya ölüm vardır. İnsan Ölür ama Ölmeyen "İnsanlıktır."


*Yüzde Israr Etme Doksan da Olur, İnsan Dediğinde Noksan da Olur, Sakın Büyüklenme Elde Neler Var, Bir Ben Varım Deme, Yoksan da Olur...


*Edepli Edebinden Susar Edepsiz de Ben Susturdum Sanar .



SEV DE GEL...


Bir gün bir genç, Mevlananın kapısına gelip ;

"Beni müridliğe kabul buyurun efendim” diyerek niyazda bulunur…

Mevlana gence bakar ve

"Hiç aşık oldunuz mu evladım?” diye sual eyler.

Genç şaşkın bir halde ne diyeceğini bilemez.Mevlana, müridliğe kabul edilmesi için önce bir kulu sevmiş olması gerektiği söyler ve genci geri gönderir.Genç ne yapacağını bilemez bir hal içinde ertesi gün tekrar tekkenin kapısını çalar ve isteğini yeniler.

Mevlana sualinde ısrarlıdır ve genci tekrar geri gönderir.
Üçüncü gün genç dayanamaz ve Mevlanaya bu isteğinin hikmetini sorar.

Mevlana mütebessim bir çehreyle müride döner ve
"Bir kulu dahi sevmekten aciz olan, nasıl yüceler yücesi ALLAHA aşık olmaya yol bulur?
Bir kulun ateşine yanmamış gönül, yüceler yücesinin aşkını nasıl bilsin de yansın?

Sev de gel evladım sev de gel …



MEVLANA'DAN GÜZEL SÖZLER (8)

*Sesini değil, sözünü yükseltmeli insan. Çünkü gök gürültüleri değil, yağmurlardır yaprakları yaşartan.


*Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki!


*Sen Benim Gönlümde Oldukça, Yemen'de De Olsan Benim Yanımdasın. Eğer Sen Benim Gönlümde Değilsen, Yanımda Da Olsan Yemen'de Sayılırsın.


*Görünüşe aldanma; çünkü hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bugün hayat veren su, yarın sizi boğabilir.


*Cahille Oturup Bal Yiyeceğine Âlimle oturup Kuru Ekmek ye...


*Sen bir şeyler verdikçe dost görünen çok olur. Birde sen iste gör, hepsi birden yok olur!



SABREDERSİN

Açlığa sabredersin adı "oruç" olur.
Acıya sabredersin adı "metanet" olur.
İnsanlara sabredersin adı "hoşgörü" olur.
Dileğe sabredersin adı "dua" olur.
Duygulara sabredersin adı "gözyaşı" olur.
Özleme sabredersin adı "hasret" olur.
Sevgiye sabredersin adı "AŞK" olur...

                                                 MEVLANA



MEVLANA'DAN GÜZEL SÖZLER (7)

*Ey Gönül; madem sığınacağın bir limanın yok, yoksa dayanacağın imanında mı yok?


*Gönlüm dilime dargın, dilim gönlüme,
Gönlüm duygularını anlatamadığı için kızarken dilime,
Dilim anlatamayacağı şeyleri düşündüğü için kızıyor gönlüme.


*Nokta koyduysan bir kere, Çevirmeyeceksin onu virgüle
ne soru kalmalı, ne de tek bir soru işareti geriye!


*Bir an bekle, arkana dön ve unuttuklarını anımsa. Kaybettiysen ara, kırdıysan af dile, kırıldıysan affet; Çünkü hayat çok kısa.


*Sütten çıkınca bütün kaşıklar aktır. Önemli olan, içinden çıktığın sütü ak bırakmaktır.


*Her birimiz tek kanatlı melekleriz ve bizler ancak birbirimizi kucaklayarak uçabiliriz.



MEVLANA'DAN ÖĞÜTLER

Paranı ver, gönlünü ver, canını ver
Ama SIRRINI VERME! ...
Günlerini say, kazancını say, büyüklerini say
Ama YERİNDE SAYMA! ...
İşini beğen, aşını beğen, eşini beğen
Ama KENDİNİ BEĞENME! ...
Emek ver, kulak ver, bilgi ver
Ama SAKIN BOŞ VERME! ...
Fidan büyüt, çocuk eğit, yoksul besle
Ama KİN BESLEME! ...
Davet et, hayret et, ülfet et, affet
Ama İHANET ETME! ...
Kitap oku, meslek oku, dünyayı oku
Ama LANET OKUMA! ...
Sınıfını geç, hayatını seç, rakibini geç
Ama GÜLÜP GEÇME! ...
Gönül al, dost al, yoldaş al
Ama BEDDUA ALMA! ...
Yaklaş, tanış, konuş, uzaklaş
Ama UŞAKLAŞMA! ...
Doğrul, sayrıl, evril, devril
Ama EĞRİLME! ...
Hislen, tasalan, seslen, uslan
Ama PASLANMA! ...
İtil, ütül, atıl, katıl
Ama SATILMA! ...



MEVLANA'DAN GÜZEL SÖZLER (6)

*Senin İçin Başkasını Terk Eden, Başkası İçin de Seni Terk Eder...


*Susmalıyım belki de. Kefenleyip tüm kelimeleri, cümleleri, öylece mısraları gömmeliyim. Ne sahibim bu yerde nede kiracı, Sadece bir ömürlük misafirim ben. 


*Yalnızlığın en kötüsü, seni anlamayanların arasında kalmaktır.


*Hadi yaramı sarmaya merhemin yok, Yalandan da olsa gönül alamaz mısın?


*İçinden gelmeyenlere, dışardan verilen öğüdün faydası yoktur.


*Güzellik baktığın şeyde değil, bakışta olmalı. Yüz, gözün gördüğü değil, gönül gözüyle gördüğündür güzel olan.



ÜZÜLME

Üzülme! Dert etme can!
Görebiliyorsan,
Dokunabiliyorsan,
Nefes alabiliyorsan,
Yürüyebiliyorsan,
Ne mutlu sana!
Elinde olmayanları söyleme bana
Elinde olanlardan bahset can!…
Üzülme!
Geceler hep kimsesiz mi geçecek?
Gidenler dönmeyecek mi?
Yitirdiğini her ne ise
Bir bakarsın yağmurlu bir gecede
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış

Bil ki Güzellikler de var bu hayatta
Gel git’lerin olmadığı bir hayat düşünebilir misin?
“Hüzün olgunlaştırır”
“Kaybetmek sabrı öğretir...”

                                                                MEVLANA



MEVLANA'DAN GÜZEL SÖZLER (5)

*Ey kendine bakmayıp kendi kusurlarını görmeyip de,başka insanların iyisine kötüsüne bakıp kalan zavallı. Allah senin yardımcın olsun!


*Dünya malı Allah’ın tebessümüdür. Ona bak ama sarhoş olacak gibi değil.


*Yüz Kişinin İçinde Aşık, Gökte Yıldızlar Arasında Parıldayan Ay Gibi Belli Olur.


*Çobanla bile muhabbet et. Hiç bir şey bilmiyorsa bile koyun gütmesini senden daha iyi biliyordur.


*İnsanla Hayvan Arasındaki Fark Edeptir.


*Bazı Alimlerin Allah'ı İspat Etmeye Çalışmalarına Şaşıyorum. Allah'ın Varlığı Sabittir, Sen Kulluğunu İspat Etmeye Çalış!



KENDİNE BAK VE BENİ HATIRLA

                           Bilemezsin,
                           Sana verecek bir armağanı ne çok aradığımı.
                           Hiçbir şey içime sinmedi.
                           Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var.
                           Ya da okyanusa su.
                           Düşündüğüm her şey
                           Doğu’ya baharat götürmek gibiydi.
                           Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok,
                           Çünkü Sen zaten bunlara sahipsin.
                           O yüzden Sana bir ayna getirdim.
                           Kendine bak ve beni hatırla!…
                                                                                  

MEVLANA'DAN GÜZEL SÖZLER (4)

*Eğer bir gün çok büyük bir derdin olursa; Rαbbine dönüp 'Büyük bir derdim vαr' deme. Derdine dönüp 'Büyük bir Rαbbim vαr' de!


*Gözyaşının bile görevi varmış. Ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.


*Eğer aklın varsa, git de Hak’tan dert iste. Çünkü dertsiz olmak, derdine düşmemek, tedavisi imkânsız bir hastalıktır.


*Ey Müslüman, edep nedir diye arar sorarsan bil ki; edep, ancak her edepsizin edepsizliğine sabır ve tahammül etmektir.


*Aşk beni arif etti, inceltti zarif etti, ben aşkı bilmezdim, aşk beni tarif etti.


*Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun. Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?




EĞER GERÇEK OLSAYDI...

               Mevlâna, Şems-i Tebrizi'den ayrıldığı zaman inanılmaz acılar çeker
ve ondan haber getirenlere hediyeler verir.
Bir gün sarhoş der ki: Şemsi-i Tebrizi'yi Bağdat'ta gördüm.
Mevlana sırtındaki kaftanı çıkarır ve ona hediye eder.
Yanındakiler gelirler:
"Aman efendim, ne yaptınız? O, sarhoşun tekidir.
Onun Şems-i Tebrizi'yi görmesi imkansız. Bütün gün ayyaş ayyaş dolaşır.
Yalan söylüyor."
Mevlâna tebessüm ederek;
"Biliyorum " der.
"Onun, bırakın görmeyi, Bağdat'a gidemeyeceğini bile biliyorum.
Ben o kaftanı onun yalanına verdim.
Eğer gerçek olsaydı, canımı verirdim."



MEVLANA'DAN GÜZEL SÖZLER (3)

*Allah'ın defineleri yıkık gönüldedir... Yıkık yerlerde pek çok defineler gömülüdür. Kırılmış, iki yüz parça olmuş gönlü yapmak, Allah'a Hac'tan da yeğdir, Umre'den de.


*Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir ki… bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.

*Bizim, sarhoş olmamız için, şaraba ihtiyacımız yoktur. Meclisimizin neş'elenmesi için çenk ve rebab da istemeyiz.


*Sizi harekete geçirmeyen imanın, sizi sırattan geçirmesine imkân yoktur.


*Susmak değil söylemekti emelim. Razıyım sükûnete lakin "Kelime-i Şehadet" ten sonra gelsin ecelim!


*Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.



AŞK SENİ BULMAYA GELİR

Aşk nasip işidir, hesap işi değil!

Aşk adayıştır, arayış değil!
Sen adanmışsan ve yanmışsan bu uğurda,
Aşk seni bulmaya gelir!

                                                                 MEVLANA


MEVLANA'DAN GÜZEL SÖZLER (2)

*Aşk, yanmaktır yakmak değil.


*Yüreğimiz kıymet bilene emanet.


*Aklın yoksa yandın ya kalbin yoksa, o zaman zaten sen yoksun ki.


*İnsanları tanımak için tüm gücünüzü verin ama tüm sevginizi vermeyin, onları tanımaya başladıkça verdiğiniz sevgiye acıyacaksınız.


*Kardeşim sen düşünceden ibaretsin ,Geriye kalan et ve kemiksin
Gül düşünürsün gülistan olursun ,Diken düşünürsün dikenlik olursun.


*Ey altın sırmalarla süslü elbiseler giymeye, kemer takmaya alışmış kişi. Sonunda sana da dikişsiz elbiseyi giydirecekler.



AŞK GÜZEL BİR İŞTİR

İnsaf et, aşk güzel bir iştir!
Onun bozulması, güzelliğini kaybetmesi, (insanlardaki) tabiatın kötü niyetli oluşundandır.
Sen, kendi şehvetine ve arzularına aşk adını takmışsın;
Halbuki şehvetten kurtulup aşka ulaşabilmek için yol çok uzundur.
                                                             
                                                                                           MEVLANA


MEVLANA'DAN GÜZEL SÖZLER

*Ûzûlme. Derdin ne olursa olsun , bir abdest al nefes gibi… ve bir seccade ser odanın bir kösesine . Otur ve ağla , dilersen hiç konuşma . O seni ve dertlerini senden daha iyi biliyor unutma.


*Geminin yüzmesi için suya ihtiyaç vardır ama su geminin içine girerse onu batırır. Gemi için su neyse mü'min için de dünya o dur.


*En son ölüm gelir, yine de erken deriz.


*Gönlümün sevmediğini gözüm neylesin.
Rabbim herkese gönülden seveni nasip eylesin.


*Sevdiğin birini kaybedince bir yanın onunla beraber kaybolur.


*Uğrunda fedakarlık yapamadığın sevgiyi boşuna yüreğinde taşıyıp ta yük etme.

https://play.google.com/store/apps/details?id=com.DivesApps.CommanderEnemyZone




23 Eylül 2011 Cuma

AŞKIM ÖLMEDİN

                     Canım sevgilim;
Burası bir akıl hastanesinin dördüncü katı, Sana bu satırları buradan yazıyorum.
Bu sana yazdığım kaçıncı mektup bilmiyorum.
Yokluğuna alışamadığım, Ve hayalin ile yaşadığım, İsmini sayıkladığım...
Sana benzeyen birini gördüğümde ağladığım için burdayım.
Kimse anlamıyor beni, Deli olduğumu düşünüyorlar, Sana geleceğimi söylüyorum.
Bağlıyorlar beni, Kendimde değilmişim, Gidemezmişim, Göremezmişim,Öldüğünü kabul edecekmişim.
O ölmedi diyorum, Ağlıyorum... Öldü diyorlar, Dönmeyecekmişsin,
Ellerini tutamayacakmışım, Gözlerine bakamayacakmışım, Sarılamayacakmışım sana,
Dokunamayacakmışım, İyileşene kadar burda kalacakmışım...
Ben deli değilim diyorum anlamıyorlar, Hemşireler geliyor yanıma. Acıyan gözlerle bakıyorlar bana.
Oturup anlatıyorum onlara, Beni bekliyor diyorum, Özlemiştir, merak etmiştir.
Onlar da ağlamaya başlıyor.
              Sana bu mektubu Bir akıl hastanesinin dördüncü katından yazıyorum, Yokluğunu yaşıyorum.
Yaşadığını biliyorum, Biliyorum gitmedin, Bizi ayıracaklarını sanıyorlar, Ayıramazlar biliyorum.
Mevsim kış, Üşüyor musun? Hava soğuk, Yagmur var. Ellerin buz tutmuştur şimdi.
Ellerini tutmalıyım, Isıtmam lazım,Üşüyorsun biliyorum.Montumu vermeliyim sana,Gelmeliyim diyorum. Biliyorum sende özledin beni. Merak etme iyiyim ben. Sadece gelemediğim için affet beni.
Dedim ya, Bu sana yazdığım kaçıncı mektup bilmiyorum. Sen neden cevap yollamadın hala?
Yoksa göndermiyorlar mı mektuplarımı sana? Yada; Sen yazıyorsun da bana mı vermiyorlar?
Adresi daha iyi yazıyorum buraya, Altınada özellikle tarif ediyorum, Bulmaları kolay olsun diye seni.
Acele cevap bekliyorum birtanem ,Seni çok seviyorum...
 
 Adres:  Karşıyaka  mezarlığı 2. Kapıdaki caminin hemen iki  üstünden sola dönünce;
      Büyük harflerle yazıyor
      işte: ’ AŞKIM ÖLMEDİN’
      diye... :(



AŞKIMA

Pişman değilim sana olan aşkıma
Döndürdün beni yaralı bir şaşkına
Gel geri dön Allah'ın aşkına
Bu beden muhtaç tek bir bakışına...

Onunla da çok ilgilendin mi bende olduğu gibi.
Söylesene.
Hani sen beni çok seviyordun ya.
Onunda mı çok sevdin !